Kumanlar


POMAKLAR ve 916 tarihinde Kuzey Çin'deki "Hitay Devleti'nin kavimleri, Kuman ( Kıpçak ),Peçenekler ile Kafkasyadaki Avarlar.

Kumanlar, Çin kuzeyinden, Orta Asya ve Kafkaslardan Rus bozkırlarına gelince Kıpçak adını almışlar, sahip oldukları bozkırlara da onlara izafeten "Desti Kıpçak" yani Kıpçak Bozkırları adı verilmiştir. Bizanslılar bu öz-Türk unsuruna Komanı, Macarlar Kun, Kuman ve Paloc, Almanlar ise Falon ve Falp, Ermeniler de "Chartes", Latinler "Cumanni" diye hitap etmişlerdir. Çin kuzeyinden ve Orta Asya'dan batıya doğru hareket eden Ku*manlar daha sonra güneye doğru yayılarak Rodoplar ve Makedonya'nın dağlık kesimlerinde savaşmışlar ve dağıldıkları mintikalara da kendile*rine has coğrafi isimlerini vermişlerdir. Pomaklara "Konyar", "Konyar Türkleri" lâkapları kullanmışlardır. Kumanları geldiği bölgede cinin kuzeyinde ki uygur özerk bölgesindeki boylara baktığımızda çekik gözlü ,kısa boylu çinliden ayrıcı tek özelliği , dini olgularıdır.. Bu iddiaya göre Pomaklar çekik , gözlü kısa boylu ve çinli görüntüsüne sahip asya ırkındandır. Yani çinlidir. Ne tarihler nede Pomakların yaşadıkları coğrafya, ne genetik ve anatomik özellikler ne dil ve çin kültürü , ne ruh ve şekil birliği pomaklarla bir uzak doğu uygur çin boyu olan Kumanlarla benzemektedir. sadece kumanlar hakkında fazla tarihsel bir belge ve yeterli kaynak bulunmadığı için egemen ulus zihniyetinde ya tutarsa deyip bu  saçmalık gündeme getirilmiştir. okuma yazma bilen herkesin rahatça araştırıp bulabileceği kadar basit , karşılaştırmaların ise zeka seviyesi olgunlaşmaya başlayan 7-11 yaş gurubundaki çocuğun bile ayırabileceği bariz farklılıklar olan ucuz senaryolardır.. sadece pomakların göçlerle, katliamlarla ,asimilasyonlarla , acılarla, mahkumiyetlerle geçen 600 tarihi.  unutulup egemen ulus politikalarının , pomak kültürüne bir şekilde adapte edildiğinin kanıtıdır.
(Pomakların) yoğun olarak oturdukları Rodoplar ve Batı Trakya havalisi 1345 yılına doğru Kantakuzen'in taht davaları esna*sında Aydınoğlu Gazi Umur Bey'in muhtelif futuhuna sahne olmuş ve Türkler bu bölgeye nüfuz etmeğe başlamışlardır. Hatta, Rodop bölgesi bir müddet "Umur-Eli" adını taşımıştır. Bazı tahminlere göre, Gazi Umur Bey'in teşvikiyle Batı Trakya ile Rodoplar bölgesine 100 bin kadar Yörük-Türkmen iskan edilmiştir. Caka Bey de pek çok Ege adasını hakimiyeti altına aldıktan ve Semendirek ile Dedeağaç dolayla*rında ve Meriç mansabında hakimiyeti kurduktan sonra, Ege bölgele*rinden 54 bir kadar Yörük-Türkmen topluluğunu Dedeağaç ve Kavala üzerinden Orta Rodoplara "ileri karakol" görevlisi olarak göndermiş ve o yörelerde kalmalarını sağlamıştır. Böylece milâdı 1065 ve 1345 yılları arasında Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden en az 200 bin kadar Yörük-Türkmen Batı Trakya ile Rodoplar ve Makedonya'nın muhtelif bölgelerine gönderilip iskan edilmiştir.İskan edilen Yörük-Türkmen grupları bu yörelerdeki Kuman Türkleri tarafından ilgi ve sevgi ile karşılanmışlardır. Çok kısa bir zaman içerisinde buradaki Kuman Türkleri ile muhtelif Yörük-Türkmen unsurları arasında "ihtilatlar" meydana gelmiş ve bu durum bölge coğrafyasına olduğu kadar, tarihi*ne de resmen tescil etmiştir. . Selçuklu döneminde kiralık arap askerleri memluklüler yörük türkmen olarak Konya yöresinde iskan ettirilmiş ve buradan orta rodoplara yerleştirilmişlerdir. Daha sonra buradaki Yörük-Türkmen boyları ile kumanlar kaynaşmış ve pomak topluluğunu oluşturmuşlardır.. (Yani Bu iddiaya göre Pomaklar araptır, esmer yanık tenli kıvırcık siyah saçlı  ve iri siyah gözlüdür.. Arap soyundan geldikleri için).

   Slavlar onlara Osmanlı ordularına yardımcı olup atlarından sorumlu olarak at bakıcılığı yaptıkları için “pomoç”, “pomağa”, yani yardımcı oldukları
“Pomağaç”, “yadımcı” olarak nitelendirmişlerdir. Zamanla bu sözcük “Pomak” olarak telâffuz edilmiştir. Avarlar’ın torunları olarak bilinen “Pomaklar” Makedonya’da farklı tasnif edilmektedir. Torbes kelimesi Makedonya’da saf etnolojik anlamda Pomakları isimlendirmek için kullanılan bir kelimedir.

( Pomaklar Osmanlının atlarına seyislik yapmadan önce bilinmiyor ve yoklardı , ne zamanki Osmanlı orduları geldi ve at seyisliği mesleğine soyundular, o zaman Pomak oldular, aslında Kuzey kafkasyada yaşayan Avarların , yanı Kafkas halklarının; tatarların bir boyu olan avar boylarından. Yani daha önce bir adları hatta kendileri bile yok ve bir halk bir ulus değil Pomak lik bir meslek ismiymiş . At seyisliği mesleği.

    Pomakça'nın "etimolojik" yapısı Çağatay-Türk lehçesine istinat etmektedir." Ahmet Cevad'a göre, "Pomak-Türk lehçesi ve bu lehçeyi muhtevî özellikler,
tamamen Çağatay-Türk lehçe grubuna dahildir. Bulgar diyalektiği ve Bulgar filolojisiyle Bulgar fonetiğinin dışında çok bariz faktörler arz etmektedir." Pomak Türk lehçesi ayrıca şu gruplara da ayrılmaktadır:

a) Rodop-Pomak  lehçesi, Batı Trakya Pomak Lehçesi c) Tuna havzası Pomak  lehçesi. d-) Karacaova Pomak lehçesi

Bütün bu lehçeler, Bulgar ve diğer Balkanlı Slav unsurlarının leh*çelerinin dışında bir özel dil hususiyetini ihtiva etmektedir. Bu durum, Pomak Türkleri'nin dil yönünden Balkan ve Tuna boyu Bulgarlarıyla her hangi bir benzerliği olmadığını ve Bulgarların Pomak Türkleriyle ilgili en çok istismar ettikleri dil konusunda ki iddialarının da geçersiz olduğu kanıtlanmaktadır.

"Dil yönünden Pomak Türkçesi Bulgarca'nın tamamen dışında bir özellik Taşır.. ( Bu durumda Pomakça Türkçenin bir lehçesidir.. yani Türkçedir.. basit örnek. Pomakça : İme tü ti koko.  Türkçe : Adın ne ? hemen hemen aynı hatta hiç fark yok.
 Recep Memişten alıntı.
Pomakların “Arap” kökenli olduğunu kanıtlama peşinde olanlar; bunu “Ağaryan” biçimine dönüştürüyor önce. Ardından  bunun; Arap dilinde “kara” anlamına gelen “hacer (hager)” sözünden geldiğini söyleyerek, Bizans’ın bölgeye iskan ettiği Arapların hikayesini anlatmaya koyuluyor…
      Türk’lükle bağlantı arayanlar da;  “Ahriyan” olarak kabul ederek; “Ahi” lik öykülerini sıralamaya başlıyor.

    Yunan tezleri ise “Achryani” biçimine dönüştürdükten sonra; Büyük İskenderin ordusunda savaşmış, çok eski bir yerli kabile ile alakalandırmayı tercih ediyor.
        Bu durumda orijinal söylenişi bilmek önem kazanıyor.
       Konuya ilişkin kendi gözlemlerimi aktarmak istiyorum önce… 1978 yılında Türkçe öğrenmeden ölen babaannem; “Pomak” ya da “Pomakça” sözlerini asla kullanmaz, kullananlara da tepki gösterirdi. O zamanlar konu hakkında bilgisiz oluşum nedeniyle gereksiz bir inat olarak algılıyordum bunu. Özellikle birine Pomak dilini bilip bilmediğini sorarken kullandığı “znaesh ti aarenski?” ifadesi hala kulaklarımdadır. Arensky; “Aren’ce” demek. Sözcüğün başındaki “a” sesi, konuşma dilinde uzun “a” biçiminde kullanıldığı için Rumeli ağzında yutulan “h” sessizini andıran bir söylenişi var. Bu nedenle zaman zaman “ahrenski” biçiminde algıladığım da olmuştur.  Sonuçta Babaannemin “Pomak” olmayı asla kabul etmediği ve kendisine, uzun “aa” sesiyle söylenen “A(a)ren” adını yakıştırdığını kesin bir gözlem olarak aktarabilirim.

  Zaman ve olanak buldukça ınternet, görsel yada yazılı medya, doğruluğu tam kanıtlanmış yazılı belge ve bulgulardan faydalanarak elimden geldiğince bilgilendirme yazılarıma devam edeceğim. SAYGILARIMLA - Si Zdrav. N.D